Toplumda ve Toplamda Kadın

ÖLÜMÜNÜN YILDÖNÜMÜNDE BİHTER ZİYAGİL / TOPLUMDA VE TOPLAMDA KADIN

İçinizde Aşk-ı Memnu’yu izlemeyen veya izlemese bile bilmeyen, duymayan yoktur sanırım. Halit Ziya UŞAKLIGİL’in kendi dönemi ve yazdığı romanları arasında en ünlü roman olarak yer alan Aşk-ı Memnu kitap olarak olduğu kadar ve belki de daha fazlası dizi olarak ün kazanmış bir eser ve adeta başyapıttır. Gerek konusu gerekse unutulmaz karakterleriyle hem kendi dönemine hem de bizim dönemimize damgasını vuran bu eserin incelenmeye değer en önemli kişisi kuşkusuz Bihter ZİYAGİL’dir. Peki kimdir bu Bihter ZİYAGİL?

Günümüzde adeta Hürrem Sultan kadar kendinden bahsettirmiş, Kurtlar Vadisi’nin Çakır’ına mevlit okutturulması kadar iz bırakmasa da (tabi kadın olması da bir etken) ölüm yıldönümünde anılacak kadar iz bırakmış bir karakterdir Bihter ZİYAGİL. Üstelik ne tarihidir ne de gerçek. İlk kez 1975 yılında altı bölüm olarak çekilen dizinin başrollerini o dönem Müjde AR oynarken, 2008 yılında 79 bölüm olarak tekrar çekilmiş olan dizinin Bihter ZİYAGİL karakterini Beren SAAT oynamıştır. Hem de ne oynamak.

Toplum ahlakını bozduğu ve kötü örnek olduğu tartışmaları şöyle bir yana dursun aslında işlenen bu yasak aşk o dönemin bazı romanlarında da mevcuttur. Ve bir dipnot olarak düşmek gerekirse sanatçılar genelde toplumun sorunlarına ve/veya yapısı ve ahlaki değerlerine değinirler. Yani aslında Bihter tüm bu yasak aşkların vücut bulmuş hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim olaylar önce toplumda meydana gelir sonra o dönemin sanat ve eserlerine yansır. Dolayısıyla Aşk-ı Memnu için toplumun ahlakını bozdu demekten ziyade toplumun ahlakında bozuk olan bazı kısımlar gözler önüne serilmiş demek daha doğru olur. Zira dizisi veya film çekilmiyor diye toplumda olumsuzluklar ve ahlaksızlar yaşanmıyor diyemeyiz. Örneğin çocuk istismarıyla ilgili bir dizi çekilse kanal taşlanır; halbuki çocuk istismarı maalesef toplumun kanayan çok büyük bir yarasıdır.

Peki tüm bu önyargı ve ahlaki değerlerimizi bir yana bırakacak ve en azından doğruyu değilse de yanlışı adaletli olarak pay edecek olursak ve sosyal ve psikolojik açıdan bir toplum analizi yapacak olursak suç nedir, suçlu kimdir ve/veya suçlu kimlerdir? Bir suç veya bedelin kadın erkek dağılımına hep birlikte bakalım.

Firdevs YÖREOĞLU

Sahip olduğu ailenin hafifmeşrep ve gösterişli kadınlarından biri olan Firdevs Hanım kendisine yazılan aşk mektuplarının kocası tarafından okunup kalp krizi geçirmesi nedeniyle dul kalmıştır. Firdevs Hanım o mektupları neden saklıyordu ve ona bu mektupları yazan kim veya kimlerdi? Bu durumu eşine haber verse sonuç değişir ve aklanır mıydı; yoksa “sen de kuyruk sallamasaydın” denilerek suçlanır mıydı? Ona bu mektupları yazanlar onun evli olduğunu biliyorlar mıydı? Niyetleri evliliktiyse Firdevs Hanım zaten evliydi; gönül eğlendirmektiyse neden evli bir kadına asılmışlardı? Kocasının ölümünün ardından Firdevs Hanım’ın niyeti kızlarını ortada bırakmamak mıydı yoksa lüks bir hayat sürmek miydi? Adnan Bey kendisine değil de Bihter’e talip olunca en başta karşı çıktığı bu duruma neden razı olmuştu? Bihter onun için lüks bir hayatın anahtarı veya içine düştüğü durumun kurtuluş bileti miydi?

Adnan ZİYAGİL

Karısının ölümünün ardından yeniden evlenmeye karar veren Adnan Bey gerçekte çocuklarına bir anne mi arıyordu yoksa kendi zevklerine uygun bir kadın mı? Neden kendi yaşıtında birini değil de çocuklarının ablası yaşında bir kadınla evlenmişti? Derdi çocuklarına iyi bakmaksa dadıları zaten vardı. Genç bir kadınla evlenmesi ölen eşine ihanet sayılmaz mıydı? Çünkü niyeti çocuklarını eşinin bir emaneti kabul edip onlara sahip çıkmak olsaydı, anneliğin ne olduğunu bilmeyen ve zaten hayatının baharında olup derdi muhtemelen dünyayı tanımak ve hayallerinin ve heyecanlarının peşinde koşmak olan bir kadınla evlenir miydi? Hem yakışıklı hem de yaşıtı olan ve kızlara zaafı olmasının yanı sıra kızların da kendisine muhtemelen zaafı olan yeğenini neden hesaba katıp onların bu denli içli dışlı olmalarına müsaade etmişti? Zira Behlül manevi oğlu olsun ya da olmasın yengelik birinci dereceden bir akrabalık olmadığı gibi Bihter’in, kadınlara zaten zaafı olan yeğeni tarafından beğenilecek güzellikte ve cazibede olduğu açıkça ortadaydı. Ayrıca Adnan Bey Bihter’le evlenmek isterken parasının gücünün farkındaydı. Yoksa neden bir insan babası yaşında bir adama evet demeliydi?

Behlül ZİYAGİL

Kendisini oğlu gibi görüp yetiştiren ve geleceği adına hiçbir masraftan kaçınmayıp en iyi şekilde yetişmesi için çaba harcayan amcasına ihanet eden Behlül, neden bu hislere kapıldığı anda uzaklaşmamıştı? Kadınlara zaafı olan biri olarak onu Bihter’de takılı bırakan şey Bihter’in yasak ve tehlikeli oluşu muydu yoksa gerçekten amcasından önce de Bihter’i görmüş olsaydı aynı duyguları ve olayları yaşar mıydı? Neden Bihter kendisine kaçıp gidelim buralardan dediğinde bunu ihanet olarak görüp asıl ihaneti terk etmemişti? Bırakıp gidemediği şey amcası mıydı yoksa yaşadığı lüks hayatı mı? Vefa ve minnet duygusuna mı yenilip amcasının karısıyla kaçmaya razı olmamıştı yoksa hem karnım doysun hem pastam dursun misali Bihter’in bu teklifini geri çevirmişti? Hadi pişman oldu diyelim, peki neden uzaklaşmak veya başka biriyle evlenmek yerine adeta Bihter’i kıskandırırcasına ve tuhaf bir şekilde intikam alırcasına, onun acı çekeceğini bile bile ve gözüne soka soka Nihal’le evlenmeye razı olmuştu? Nihal onun için bir çıkış kapısı mıydı yoksa Bihter’de uzak kalamamanın bir göstergesi olarak yine o ailede kalabilme çabası mıydı? Bihter intihar ederken ilk korktuğu şey Bihter’in kendisini (Bihter) vurma ihtimali miydi yoksa tüm gerçeklerin ortaya çıkıp amcasının öğrenmiş olması ihtimali miydi? İntiharın ardından da en büyük pişmanlığı ve utancı Bihter’i mi kaybetmiş olmaktı yoksa amcasını ve sahip olduğu yaşantısını mı?

Bihter YÖREOĞLU ZİYAGİL

Birçok kişi tarafından suçlanmış olsa da ölümüne herkesin üzüldüğü Bihter, Adnan Bey’le annesinden intikam almak uğruna bir inatla evlenirken Adnan’dan gerçekten ne beklemişti? Sevmediği ve yasak aşk yaşadığı adama bakacak olursak tipi dahi olmayan Adnan’a evet derken bu evliliğin bir ömür süreceğini mi düşünmüştü? Şayet Behlül’le tanışmamış olsaydı Adnan’dan hiçbir şekilde ayrılmayı düşünür müydü? Ve yine tıpkı Behlül’de olduğu gibi şayet Behlül’ü bu evlilikten önce tanımış olsaydı yine ona aşık olur muydu?

Evet, Bihter Adnan’ı aldattı; ama Behlül’ü asla. Behlül Bihter’le olduğu dönem başka kadınlarla olsa da Bihter bunu yapmadı. Aslında bu aşkın en cesuru ve doğrucusu oydu. Gerçekten aşık olan ve gerçek aşk uğruna yaşadığı bu sahteliği terk etmeyi göze alan tek kişi Bihter’di. Bir taraftan annesiyle bir taraftan Adnan’la olan evliliğiyle, bir taraftan kendisine rakip olan Matmazelle ve bir yandan evin çalışanlarıyla ve bir taraftan sorumlu olduğu Nihal ve Bülent’le ve bir diğer taraftan da Behlül’e olan aşkıyla başa çıkmaya çalışan ve bir sürü cephede savaşan Bihter YAPAYALNIZDI. Onu anlayabilecek tek kişi Peyker olsa da bu ilişkiye onay vermeyeceğinden Bihter bu durumu onunla da paylaşamazdı. Ne açıkça dertleşebileceği bir arkadaşı vardı ne de kızların en büyük sırdaşları olan bir annesi ve bir kız kardeşi. Empatiyi Adnan’la veya ZİYAGİL ailesinden biriyle kurduğunuz vakit asla Bihter’e acıyamazsınız, ona taraf olamazsınız. Bu ihaneti ne siz kabul edebilirsiniz ne de yakınlarınız. Bihter hem kendiyle hem çevresiyle savaşırken kaçacak hiçbir yeri yoktu. Annesine benzememek adına çıktığı bu yolda en çok da annesine benzemişti. Peyker gibi bir hayatı yoktu. Belki evli olduğu adam tıpkı Peyker’in kocası gibi genç ve yakışıklı biri olsaydı Behlül her halükarda etkisiz eleman olarak kalacaktı. Güzelliğinin ve cazibesinin bedelini ağır ödese de belki sırf annesine inat uğruna bu evliliğe en başta hayır demeliydi. Zira Adnan Bey’le evli olan annesi olsaydı ve o şekilde Behlül’le tanışsaydı bu durumda olmayacaktı. İntihar ederken kaçtığı şey hayatının geri kalanında yiyeceği damga mıydı yoksa annesine olan benzerliğinin en acı ispatı mıydı? Veyahut onu intihara sürükleyen şey Behlül’ e olan imkansız aşkı mı ki Behlül cesur olabilseydi imkansız değildi yoksa Nihal’in ve Bülent’in yüzüne bakamayacak oluşu muydu? Yenilgiyi mi hazmedememişti yoksa annesine benzemeyi mi? Nihal’le kendini kıyaslarken Nihal’e üvey kızı gözüyle bakması gerekirken rakibi ve düşmanı gözüyle mi bakmıştı? Şayet Bihter yaşasaydı hayatına Behlül mü daha kolay devam edebilecekti Bihter mi? Toplum gözünde hangisi suçlanacaktı? Bu aşk Behlül’ün hanesine çapkınlık ve aşk kaçamağı olarak yazılırken Bihter’in hanesine alçak ve namussuz kadın olarak mı yazılacaktı? Şayet Bihter intihar etmeseydi yine de yaşıyor olacak mıydı yoksa toplumun gözünde aşağılanmış olarak toplumun vicdanında ölmüş mü kabul edilecekti? Adnan Bihter’i boşasaydı ve Behlül’ü de evlatlıktan reddetseydi Bihter ve Behlül bir araya gelir miydi? Veyahut tıpkı Firdevs Hanım’ın kocası gibi Adnan Bey; yani Bihter’in kocası da kalp krizi geçirip ölür müydü? Ölse Behlül Nihal’le yine de evlenir miydi? Bihter köşkte kalmaya devam edebilir miydi? Binlerce son yazılabilir; fakat bu yasak aşkın sorumlusu sizce ömrünü hırslarına ve lükse adamış Firdevs Hanım mı yoksa kızı yaşında biriyle sırf zenginliğine güvenerek talip olabilen Adnan Bey mi veya önce amcasına sonra Bihter’e ihanet edip korkaklığı yüzünden her şeyi mahveden Behlül mü yoksa her ne kadar bedelini toplumdan önce kendine ödetmiş olsa da bir inat ve intikam uğruna zaten en başta kendine kıyan Bihter mi?

Ben söyleyeyim. Bihter, annesinin yaşadığı ve yaşamak istediği hayatın kurbanı, Adnan ZİYAGİL’in zenginliğinin ve arzularının karşılığı, Behlül’ün korkaklığının bedeli ve sahip olduğu hırs ve intikam duygularının esiri olmuş bir karakterdir  ve kendini sorumluymuşçasına öldürerek herkesin bu büyük şokun etkisiyle aklanmasına sebep olmuştur. Oysaki Bihter annesinden tutun da evlendiği ve aşık olduğu adama varıncaya dek herkesin hırsi, şehevi ve en üst perdeden içinde gizlediği duyguların açığa vurup vücut bulmuş ve bu günahın gönüllü keçisi olmuş bir karakter olarak vücut bulmuştur. Toplumda ve toplamda kadın olarak Bihter ZİYAGİL işte tam da budur. Ayrıca yasak aşkın bedellerinin nasıl ağır olduğunun ve içine dahil olan ya da olmayan birçok kişinin hayatının nasıl da karardığının bir göstergesi olarak aslında bir ders niteliği taşımaktadır. Burada amaç yasak aşk yaşayın demek değil, yasak aşk yaşadığınızda ödeyeceğiniz bedelleri bilin demektir. Zira yasak aşkın ateşi saman alevi, mutluluğu sabun köpüğü gibidir. Ardında bıraktığı enkazdan sağ çıkmanız zor ve küçük bir ihtimaldir. O halde koca koca adamlar küçücük veya gencecik kızlarla evlenirken ve aileleri onları evlendirirken ve kadınlar da lüks hayat uğruna ödenecek bedelleri göze alırken tekrar tekrar ve son derece iyi düşünmeli.

Kadın erkeği yetiştirirken; erkek kadına İSTEDİĞİ VE yanlış gözle bakarken suçludur!!!

Bu yazı annelerinin hırsları, aşık oldukları adamların heva ve hevesleri ve de toplumun ahlaki değerleri uğruna kurban ettiği tüm Bihterlere ithafen yazılmıştır.